Tarımın masa başında olmayacağını belirten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, çiğ süt tartışmaları için de, “Sütümüzün sağlıklı olmasını istiyoruz. Bakteri sayısı yüz binin altında olması gerekiyor. İşletmelerin çiğ sütü daha fazla satmalarını sağlamak için uğraşırken adam çıktı, ‘Ayşe teyzenin sütünü sattırmayacaksınız’ diyor. Ne alakası var?” dedi.
Van Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Erciş ve Edremit ilçe müdürlükleri hizmet binalarının açılış töreninde konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tarımın ülkelerin gelişmesinde en önemli sektörlerden biri olduğunu söyledi.
“Tarımın kıymetini bilmeliyiz”
Dünyanın, sanayi devriminden sonra tarımla ilgili meslek kavramlarını küçük görme anlayışından hızlı bir şekilde çıktığını vurgulayan Çelik, “AB, bütçenin yüzde 40’ını tarıma ayırıyor. Dünyayı bekleyen büyük felaketler, sıkıntılar var. Dünya önümüzdeki 30-40 yıl içinde ciddi açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalma tehlikesiyle iç içe. Buradan çıkışın yolu tarımı, tarım arazilerinin kıymetini bilmektir. Tarıma olduğundan daha fazla değer vermektir. Van gibi tarıma son derece elverişli, en geniş mera arazilerine sahip olan bu coğrafyada mutlaka yapmamız gereken önemli hizmetler vardır” dedi.
Kentteki gençlerin işsizlik nedeniyle başka illere göç etmesini değil, kendi doğdukları yerlerde huzur içinde çalışmalarını, kendi el emekleriyle daha büyük imkânlara sahip olmalarını istediklerini belirten Çelik, bunu sağlamak için tedbirler aldıklarını ve bunların hayata geçirilmesinde kararlı olduklarını kaydetti.
“Masa başında tarım olmaz”
Van’daki toplantılarda tarım alanında atılması gereken adımları konuşacaklarını belirterek, açılan binaların hizmet açısından önemine dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tarım dediğimiz sektörün, işin merkezi bu binalardır. Çalışma arkadaşlarımız bu binalarda sağlıklı ortamlarda istihdam edilirse kente büyük katkı sağlayacaktır. Bu binaları buradaki arkadaşlarımız ve Van halkı hak ediyor. Milletimiz de bu imkânlarla hayırlı hizmetlerin üretilmesini, personelin vatandaşların derdiyle dertlenmesini, güler yüzle muamele etmesini bekliyor. Memur olsan, bakan olsan ne olacak insanlara tepeden baktıktan sonra. İnsanlara tepeden bakmak yok. İl müdürümüz başta olmak üzere ilçe müdürlerimiz, tüm personelimiz, buralara gelen, tarımla ilgilenen eli nasırlı olan kardeşlerimizin dertleriyle dertlenecek. Sorunu yalnız burada çözmeyecek. Gerekirse araziye gidecek. Masa başında tarım olmaz. Masa başında oturarak tarımı bir yere getiremeyiz. Sahada, tarlada, merada, ahırda olacağız ve böylece tarımı yeniden gelinen noktadan daha ileriye taşımış olacağız.”
“Türk tarımının fotoğrafını çektik”
Van programı kapsamında bir otelde düzenlenen “IPARD, Kırsal Kalkınma ve DAP Yatırımları Hibe Programları ile tarım” konulu toplantıya da katılan Çelik, göreve başladıkları ilk günden bu yana 7 bölgede toplantılar yaptıklarını ve yurdun dört bir yanındaki üreticilerin sorunlarını dinlediklerini belirtti.
Bu toplantılarla Türk tarımının fotoğrafını doğru çekmeyi amaçladıklarını ifade eden Çelik, “Alacağımız kararların yanlış olmaması için bu programı uyguladık. Bu fotoğrafın doğru çekildiğini düşünüyorum. Bunun ardından Milli Tarım Projesi’ni başlattık. Tarımın geldiği noktayı yeterli görmek mümkün değil. Geçen yıldan bu yana nüfusumuz bir milyon arttı. Çevrede başı sıkışan herkes bize koşuyor. Vatanımızın, bayrağımızın kıymetini bilelim, bizim gidecek hiçbir yerimiz yok.” şeklinde konuştu.
“Dünya nüfusunun yarısı açlıkla karşı karşıya gelecek”
Dünya genelinde tarım arazilerinin sürekli azaldığını ve olumsuz bir gidişatın söz konusu olduğuna işaret ederek, 2 milyar hektar arazinin iklim değişikliği nedeniyle çölleşme ve kuraklıkla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, şunları kaydetti:
“2050 yılında, gerekli önlemleri almazsak, insanlar gerekli önlemleri almazlarsa bu gidişatla verimde yüzde 15-20 azalma olacak. Zaten dünyada bir milyar aç, bir milyar da yoksul insan var. 7 milyar nüfusun 2 milyarı aç ve yoksul. Gerekli önlemleri almazsak çok daha vahim bir durumla karşı karşıya olacağız. Gelecek dönemde dünya nüfusunun yarısı açlıkla karşı karşıya gelecek. Bu nedenle önümüzde gıda, su savaşları, tarımla ilgili, karnını doyurma, geçimini temin etmeyle ilgili savaşlar var diyoruz. 2050 yılına kadar tarımsal hasılayı yüzde 60 artırmak durumundasınız, bu savaşları, göçleri istemiyorsanız.”
“Kim terliyorsa, o kazanacak”
Göreve başlar başlamaz gübre ve yemde KDV’yi sıfırladıklarını, amaçlarının vatandaşın tarıma ilgisini artırmak olduğunu anlatan Çelik, üreticilerin devlet desteğini direkt alabileceğini, birlik başkanlarının bu konudaki talepleri kendilerine iletmesi gerektiğini söyledi. Ahırda güçlükle işini yapan, hayvanlarla uğraşanların destekleri direkt kendisinin alması gerektiğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
“Ette, sütte birçok tartışmalar oluyor. Çünkü birilerinin dengesi bozuluyor. Tabii ki dengeler bozulacak. Kim terliyorsa, teri tarlada çamura bulaşıyorsa, eli nasır oluyorsa, onlarla biz tarımı büyütebiliriz. Başka türlü büyütemeyiz. Et ve Süt Kurumu, Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez regülasyon görevini yaptı. Süt fiyatlarını 70 kuruşa kadar düşürdüler. TMO lisanslı depoculuğu yaygınlaştırıyor. Ürünler sağlıklı depolarda saklanacak. İşletme bazlı danışmanlık hizmeti getirdik. Her işletmenin bir sorumlusu var. Burada veriler değerlendirilerek düzenli takip edilecek.”
Çelik, 90 milyon liralık tohum ithal ettiklerini, bundan sonra tohum ithalatını ortadan kaldırarak ülkeye yetecek sebze, meyve ve hububat tohumunu üretecek sistemi hayata geçireceklerini dile getirerek, TİGEM aracılığıyla hayvan ihtiyacının ülke içindeki üreticilerden karşılanmasına yönelik projelerin uygulanacağını bildirdi.
“Tarım ihracatını artıracağız”
Tarım arazilerini kaybetmemek için 141 ovanın tarımsal sit alanı ilan edildiğini hatırlatan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, bu ovaların sayısının 300’e ulaşacağını belirterek, “Buralara kesinlikle çivi dahi çakılmayacak. Çaktırmasak çocukların sofrasına ekmek gelir. Nesillerimizin geleceğini karartacak yaklaşımın son derece yanlış olduğu anlayışıyla ovalarımızı tarımsal sit alanı ilan ettik” dedi.
Tarım ürünlerine pazar bulmak amacıyla iş forumlarını başlatarak dünyaya açılmaya karar verdiklerini, bu kapsamda İran, Gürcistan, Ukrayna ve Çekya ile toplantılar yaptıklarını belirten Çelik, Çin’e varıncaya kadar ülkelerle bir araya gelerek tarımda ihracatı artıracaklarını ifade etti. Çelik, “Toprağın sağlıklı olması için çok büyük çaba gösteriyoruz. Toprağın suyla, gübreyle buluşması için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Milli Tarım Projesi’nin ayaklarından biri de bitkisel üretim. Bu kapsamda Türkiye’yi 941 havzaya böldük. Bu havzalarda toprak analizleri yapıyoruz. Toprağın hangi gübreye ihtiyaç duyduğunu belirliyoruz ve bunu üreticilere iletiyoruz. Çiftçilerimizin zaman kaybına tahammülü yok. Yeşil masalara iletilen sorunlar çözülmüyorsa biz o müdürleri o masalarda tutmayacağız.” diye konuştu.
“4 aylık buzağılara 750 lira veriyoruz”
Yılda 400 bin buzağının öldüğünü, buna karşılık 500 bin hayvan ithal edildiğini hatırlatan Çelik, buzağı ölümlerinin önlenmesiyle hayvan ithal etmek zorunda kalmayacaklarını söyledi.
Buzağıların gerekli aşılarını yaparak 4 ay besleyen üreticilere 750 lira destek sağladıklarını bildiren Çelik, dışarıdaki üreticiyi değil, üretim yapan çiftçiyi destekleyen bir anlayışı hakim kılacaklarını kaydetti.
“Sütümüzün sağlıklı olmasını istiyoruz”
Çiğ süt satışıyla ilgili tartışmalara da değinen Çelik, şu ifadelere yer verdi:
“Köylerdeki sütlerle ilgili sorun yok. Bunlar, bizim gündemimizde olan bir şey değil. Bir işletme süt üretiyor ve bunu çiğ olarak satmak istiyorsa, bu işletmeleri ‘ari işletme’ olarak değerlendiriyoruz. Ürünü markette çiğ olarak sat. Vatandaş markete geldiğinde sütün ne zaman, nerede sağıldığını, sağlık şartlarına uygun üretildiğini görecek ve süt daha hızlı satılacak. Bunun Ayşe teyzenin sütüyle ne alakası var? Hastalıklar insanlara bulaşıyor. Nasıl engelleyeceğiz bunu? Sütümüzün sağlıklı olmasını istiyoruz. Bakteri sayısı yüz binin altında olması gerekiyor. İşletmelerin çiğ sütü daha fazla satmalarını sağlamak için uğraşırken adam çıktı bunları dikkate almadı, ‘Ayşe teyzenin sütünü sattırmayacaksınız’ diyor. Ne alakası var? Bu kadar sağlıklı doğru yaklaşımları çarpıtma gayreti içinde olanlar var. Kırsal boşalıyor. Köyler boşalıyor. Kırsalın boşalmasını engellemek amacıyla kırsal kalkınma projelerimiz var.”
(30)