Sosyal medyada yeniden dolaşıma sokulan ‘Süt ürünleri üretiminde ‘Solitin’ adlı zararlı kimyasal bir madde kullanıldığı’ şeklindeki iddialar üzerine açıklama yapan Gıda ve Beslenme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Kadir Halkman, “Son günlerde WhatsApp üzerinden süt ürünlerinde solitin kullanıldığına ilişkin mesajlarla, tüketiciler adeta bir bombardımana tabi tutuluyor. İddialar tümüyle palavra. Solitin adlı bir kimyasal madde yok” dedi.
Süt ve süt ürünleri üreticisi şirketlerin, ürünlere ‘Solitin’ adlı zararlı bir kimyasal madde ekleyerek hem ürüne kıvam verdikleri hem de ürünün raf ömrünü uzattıkları, böylece maliyetlerini düşürdükleri iddiası, ilk olarak 2011 yılında internette ve sosyal medyada ortaya atıldı. Buna karşın, bilim insanları, hızla yayılan mesajlardaki iddianın odağındaki ‘Solitin’ adlı kimyasal maddenin hiç olmadığını, Hacettepe Üniversitesi, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF) başvurusu üzerine, mesajda kaynak olarak gösterilen kişinin üniversite bünyesinde çalışmadığını açıklamıştı. Ancak aynı iddia, son dönemde bir kez daha internet ve sosyal medya mecralarında dolaşıma sokuldu.
Sosyal medyada dolaşan yalan!
Facebook ve WhatsApp üzerindeki yayılan iletilerde, ‘Dehşete düşmemek elde değil. Tıp Profesörü bir dostumdan aldığım iletiyi sizlerle paylaşıyorum. Eskiden halis sütten yapılmış yoğurt, iki günde ekşime yapardı. Şimdi bir ay dayanıyor. Meğer sebebi varmış: Solitin. Okuyun ve ülke sağlığının korunması için gereğini yapın lütfen’ ve ‘Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, yapılan kötülüğe karşı mücadele etmeyenler yüzünden kötüleşiyor!’ türünden cümleler yer alıyor.
“Tümüyle palavra, Solitin adlı kimyasal madde yok”
Gıda ve Beslenme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Kadir Halkman, son günlerde sosyal medya uygulaması Facebook paylaşımlarında ve WhatsApp mesajı olarak yeniden dolaşıma sokulan iletiler konusunda açıklamalarda bulundu. Halkman, “WhatsApp’ta solitin/ yoğurt üzerine mesaj geliyor. Tümüyle palavra, Solitin adlı bir kimyasal madde yok. Bu yazı, ilk olarak 5-6 yıl önce internette dolaşmaya, e-posta olarak gönderilmeye başlanmış ve o tarihte külliyen palavra olduğu, uzmanlar tarafından bildirilmişti. Gıda alışverişlerinde kalitesine güvenilen firmaların ürünleri tercih edilmelidir. Bunlar, hile yapamazlar. ‘Yapmazlar’ demiyorum, yapamazlar. Rekabet çok yoğundur, büyük firmaların tümü, rakiplerin ürünlerini denetlerler. Bakanlık denetlemesi, önemli değil. Asıl denetleme, firmaların rakiplerini kontrol etmesidir” diye konuştu.
Ev yapımı salçadaki tehlike!
‘Ev tipi salça’ diye marketlerde satılan ürünler üzerinden gıdaların güvenli tüketimi konusunda da uyarıda bulunan Prof. Dr. Halkman, “3-4 yıldan beri ‘ev yapımı salça’ diye satılan ürünleri marketlerde görüyoruz. Ciddi şekilde uzak durmakta yarar var. Salçada endüstriyel üretim yeterince güvenlidir. Ev tipi salçada, bozulmanın önlenmesi için tuz ve küflenmeyi önleyici sorbat/benzoat katılır. Tuz/sorbat/benzoatmakul ölçüde kullanıldığında sorun çıkarmaz ama ev tipi salça yapımında ne denli kullanıldığı kontrol edilemez” ifadelerini kullandı.
“Çiğ süt önermem”
Çiğ süt satışına izin verilmesi dolayısıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı da eleştiren Kadir Halkman, şunları kaydetti:
“Tüketicilere, ister denetimli çiftliklerden (marketlerde izinli olarak satılan sütler), ister sokaktan çiğ süt almamalarını öneririm. Bu sütleri aldığınızda kaynatmak durumundasınız. Süt kaynatıldığında tencereye yapışan beyaz parçacıklar, sütün asıl besin değeri olan proteinleri öldürdüğünüz anlamındadır.
Sütün pastörizasyonu sırasında vitamin kayıpları olur. En büyük kayıp C vitaminindedir. Ancak, süt, vitamin kaynağı değildir. Bir litre sütteki C vitamini, 3-5 yaprak maydanozdaki kadardır. Süt, vitamin değil, kalsiyum ve protein kaynağıdır.
Çiğ sütte sağlık için gereken bakterilerin bulunduğu doğrudur. Ancak, sayıları yok denecek kadar azdır. Bir bardak çiğ süt içmek yerine, bir bardak ayran ya da boza içmek, milyonlarca kat daha fazla yararlı bakterinin vücuda alınmasını sağlar. Ayrıca çiğ sütte, insanları ölüme kadar götürebilecek hastalık yapıcı mikroplar olabilir. Mutlaka vardır demek değil ama risk çok da küçük değildir.”
(280)