TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda 2016’yı değerlendirdi: “Tarımdaki küçülme, üretimdeki düşüşünden kaynaklanmadı. Küçülmenin nedeni üretici fiyatlarının düşmesidir” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2015 yılında yüzde 9,1 büyüyen tarım sektörünün, 2016 yılının Ocak-Eylül döneminde yüzde 6,2 küçüldüğünü bildirerek, “Tarımdaki küçülme, üretimdeki düşüşünden kaynaklanmadı. Tahıl hariç, hem bitkisel üretim de hem hayvansal üretimdeki artış devam etti. Küçülmenin nedeni üretici fiyatlarının düşmesidir” dedi.
Bayraktar, Birlik Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, tarımda 2016 yılını değerlendirdi, 2017 yılından beklentilere yer verdi. Bilindiği gibi stratejik sektörlerin en başında gelen tarımın, tarih boyunca insanoğlu için her zaman hayati önemini koruduğunu belirten Bayraktar, insanın en temel ihtiyacı olan besine ulaşmanın son yıllarda gittikçe daha pahalı ve zor hale gelmeye başladığını bildirdi.
Tarım ülke ekonomisindeki önemini koruyor
İşte bu ortamda, Türk tarımının da gerçekleştirdiği üretim, sağladığı istihdam, ihracatla ülke ekonomisindeki önemini koruduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“2016 Eylül ayı sonu itibarıyla son bir yılda tarımın gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı, 2015’deki gibi yüzde 7,5 düzeyinde gerçekleşti. 2015’te yüzde 9,1 büyüyen tarım sektörü, bu yılın Ocak-Eylül döneminde yüzde 6,2 reel küçülme yaşadı.
Burada dikkat çekici olan küçülmenin kaynağıdır. Tarımdaki küçülmenin temel nedeni, ihracatta yaşanan tıkanmalar ve çoğunlukla ihracattan kaynaklı iç piyasada görülen arz-talep dengesizliğinin üretici ürün fiyatlarını düşürmesi olarak görünüyor.
Üretici fiyatları düşünce, toplam tarımsal hasıla da reel olarak azaldı. Küçülme, tarımdaki üretim düşüşünden kaynaklanmadı. Tahıl hariç, hem bitkisel üretim de hem hayvansal üretimdeki artış devam etti. Yaş çay dahil 113,7 milyon ton olan toplam bitkisel üretim miktarı, 2016 yılında yüzde 1,8 artarak 115,8 milyon tona çıktı. Üretim, 2016 yılında, tahılda yüzde 8,7 azalırken, meyvelerde yüzde 6,8, sebzelerde yüzde 2,4, tahıl hariç diğer bitkisel ürünlerde yüzde 13,1 arttı.
Sebze meyve üretiminde rekor
2016 yılında, 2015 yılına göre, tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin üretim miktarı 65,1 milyon tondan 65,2 milyon tona yükseldi. Bu grup içinde yer alan tahıl üretimi ise 38,6 milyon tondan 35,3 milyon tona geriledi. Tahıl, meyve, sebze dışındaki diğer bitkisel ürünlerde üretim, 26,4 milyon tondan 29,9 milyon tona çıktı.
Meyve üretimi 17,8 milyon tondan 19 milyon tona, sebze üretimi 29,6 milyon tondan 30,3 milyon tona yükseldi. Sebze üretimi ilk kez 30 milyon tonu geçti; hem sebzede hem de meyve üretiminde rekor kırıldı.
Süt, kırmızı et ve yumurtada üretim artışı
TÜİK’in verilerine göre, ülkemizde, büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı 2016 yılında, 2015 yılına göre artmıştır. 2015’de 14 milyon 128 bin olan büyükbaş hayvan sayısı, 2016’da ise 14 milyon 324 bin başa çıkmıştır. Yine 2015 yılında 41 milyon 924 bin olan küçükbaş hayvan sayısı 2016’da 44 milyon 34 bin başa yükselmiştir. Hayvancılıkta da üretim artışı özellikle süt, kırmızı et ve yumurtada sürdü. Sanayiye aktarılan süt miktarı 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde 7,5 milyon tondan 7,8 milyon tona çıktı.
Aynı dönemde yumurta üretimi 13,9 milyar adetten 14,9 milyar adede yükseldi. Yine 2016 Ocak-Ekim döneminde, tavuk eti üretimi 1 milyon 598 bin tondan 1 milyon 567 bin tona indi. 2016 Ocak-Eylül döneminde kırmızı et üretimi ise 853 bin tondan 902 bin tona yükseldi. Görüldüğü gibi miktar olarak üretimde bir gerileme olmadı.
Buna karşın, üretici fiyatlarındaki düşüş nedeniyle tarımın milli gelire katkısında azalma ve tarımda bir küçülme yaşandı. Nitekim genel tüketici enflasyonunun 2016 Kasım ayı itibarıyla yıllık yüzde 7, Aralık ayı itibarıyla yıllık yüzde 8,53 olduğu bir ortamda tarımda üretici enflasyonu sıfırın altına indi. Tarımda üretici fiyatları, 2016 Kasım ayında yüzde 1,85, Kasım ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 0,82 geriledi. Bu durum doğrudan tarımdaki hasılaya da yansıdı.”
“Gıda Komitesi’nin çalışmalarını önemsiyoruz”
2016 yılı Aralık ayı sonunda, 2015 yılı Aralık ayı sonuna göre üreticide 34 ürünün 16’sında fiyat artışı, 18’inde ise fiyat düşüşü, marketlerde 38 ürünün 24’ünde fiyatlarda artma, 14’ünde azalma olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Çiftçimizin ürettiği ürünlerin yarıdan fazlasının fiyatı son bir yılda azaldı. Üreticimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerin, genel tüketici enflasyonundan az artması, hatta bir önceki seneye göre gerilemesi, çiftçimizi olağanüstü zor durumda bırakmaktadır.
Bunun uzun süre devam etmesi halinde çiftçimizin üretimden kopmasına neden olacağı açıktır. Çiftçi de istikrarlı bir gelir elde etmeli, tüketici de makul fiyatlarla ürün tüketebilmelidir. Bu çerçevede Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi’nin yapacağı çalışmaları önemsiyoruz. Bu komite etkin olarak çalışırsa, tarladan markete olan zincir kırılır, hem üreticinin hem de tüketicinin mağduriyeti önlenir.”
“Tarım, işsizliği 2,4 puan düşürdü”
Tarım sektörü, toplam istihdam içindeki önemini koruduğunu, tarımsal istihdamın, 2015 yılında yüzde 20,6 ve 2016 yılının Eylül ayında yüzde 20,5 olarak gerçekleştiğini belirten Bayraktar, “Yine de 2016 yılının Eylül ayında her şeye rağmen tarım, 5 milyon 657 bin kişiye istihdam sağlamıştır. Tarım, işsizliği 2,4 puan düşürerek yüzde 13,7’den yüzde 11,3’e çekmiştir. Unutulmamalıdır ki istihdamdaki ağırlığını hala koruyan tarım sektörü, mevsim şartlarına göre, 4,5-6 milyon arasında değişen çalışanla, Ocak, Şubat, Mart ayları hariç her ay imalat sektöründen daha fazla istihdama ulaşmaktadır” dedi.
“Beklentimiz Rusya ambargosunun tüm ürünlerde kaldırılmasıdır”
2014 yılında 18, 2015 yılında 16,8 milyar dolarlık bir gıda tarım ihracatına imkan tanıyan, yılda ortalama 5,5 milyar dolar dış ticaret fazlası veren tarım sektörünün, Rusya ambargosundan ve komşu ülkeler Irak ve Suriye’deki iç karışıklıklardan çok etkilendiğini bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Ocak-Kasım döneminde, yaş sebze meyve ihracatında en önemli pazar olan Rusya’ya ihracat yüzde 66,5 azalarak 737,8 milyon dolardan 247 milyon dolara indi. Yaş sebze ve meyvede kayıp 490,8 milyon dolar olmuştur.
Her ne kadar Rusya’nın mandalina, portakal, kayısı, şeftali ve erikte ambargoyu kaldırması bizleri memnun etse de üzüm, domates, elma, lahana, brokoli, salatalık, armut, çilek, soğan, karanfil, tavuk ve hindi etinde yasak devam etmektedir.
Beklentimiz uygulanan ambargonun tüm ürünlerde kaldırılmasıdır. Kanatlı sektöründe en önemli pazar olan Irak’ta yaşananlar da bu alandaki ihracatı sıkıntıya soktu.
Sonuçta, 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde, ihracat yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156 milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalat ise yüzde 1,5 azalmayla 10 milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indi.
Görüldüğü gibi tarım ve gıda geçen yılın Ocak-Kasım dönemine göre 392 milyon dolar azalsa da 4 milyar 604 milyon dolarlık dış ticaret fazlası vermeye, ekonomiye katkı yapmaya devam etti.”
Mazot, gübre, tohum, ilaç, elektrik
Mazot, gübre, tohum, ilaç, elektrik gibi girdilerin tarımın önemli maliyet unsurları olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Üretim maliyetlerinin azaltılması, girdi fiyatlarının makul düzeylere çekilmesi gerekmektedir. Yem ve gübrede 2016 yılında KDV’nin sıfırlanması çiftçimiz açısından memnuniyet verici bir gelişme olmuştur.
Henüz rakamlar kesinleşmese de 2015 yılında 9 milyar 971 milyon lira olan tarımsal destek bütçesi, 2016 yılında yüzde 16,8 artarak, 11 milyar 644 milyon liraya çıktı. Bu rakam, 2017 bütçesinde tarıma ayrılan kaynak, yüzde 10,25 artarak 12 milyar 838 milyon liraya yükseldi. Girdi destekleri içinde en önemli payı mazot, gübre destekleri alıyor. Gübre desteği ise 2015’de 819 milyon, 2016’da ise 885 milyon lira, mazot desteği 2015’de 683 milyon, 2016’da 694 milyon lira oldu.
Gübre
Gübre kullanımı fiyata göre değişiklik göstermektedir. 2015 yılında 5,5 milyon ton olan gübre tüketiminin 2016’de gübre fiyatlarının azalması sebebiyle bunun üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Önemli bir tarımsal girdi olan gübrede, 2016 yılında fiyatlar, 2015 yılına göre yüzde 17,5 ile yüzde 23,9 arasında geriledi. Gübre fiyatlarında en fazla azalış yüzde 23,9 ile üre gübresinde gerçekleşti. Uluslararası gübre fiyatları, 2013 yılından itibaren gerilemeye başlamış, fiyat düşüşü 2016’ya kadar sürmüştür. Ülkemizde de dünyada yaşanan bu gelişmeler ve yüzde 18 olan KDV’nin sıfırlanması gübre fiyatlarının düşmesine neden olmuştur. Bu üreticimiz açısından son derece olumlu bir karardır. Yalnız 2016’nın son aylarında fiyatlar, döviz kurlarının artışının yanı sıra dünya fiyatlarının da artması nedeniyle yükselme trendine girmiştir.
Mazot
Diğer önemli girdi mazottur. Döviz kurlarındaki artış, mazot fiyatlarını yükseltmiştir. Mazot fiyatları, 2016 yılında yüzde 31,6 artarak 3 lira 51 kuruştan 4 lira 62 kuruşa çıkmıştır. Bilindiği üzere mazot bedelinin yaklaşık yüzde 42’sini özel tüketim vergisi (ÖTV) oluşturmaktadır. Buna ilaveten mazotta yüzde 18 katma değer vergisi (KDV) yükü vardır. 2017 yılında mazot fiyatlarının yarısının devlet tarafından karşılanacak olması çiftçimiz lehine fevkalade önemli bir gelişmedir.
Elektrik
Sulama, seracılık ve hayvancılığın gelişmesiyle tarımda elektrik kullanımı artmıştır. 2015 yılında tarımsal sulama abone grubundan elektrik alan üretici bir kilovatsaat (kWh) elektrik enerjisi için yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV dahil 33,15 kuruş ödüyordu. Üreticinin 2016 yılında birim fiyat için ödediği tutar, bir önceki yıla göre yüzde 7,5 artışla 2016 yılında 35,63 kuruş olmuştur.
2015 yılı sonunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından alınan kararla birlikte seralar tarımsal sulama abone grubuna dâhil edilmiştir. Ancak, hayvancılık işletmelerine tarımsal üretim faaliyetlerinin yapıldığı yerler olmasına karşın en yüksek tarife olan ticarethane abone grubundan elektrik verilmektedir. Hayvansal üretimde elektrik fiyatı kilovatsaatte (kWh) 40,51 kuruştur. Üreticilerimizi yakından ilgilendiren bir diğer husus da elektrik borcu bulunan üreticilerimizin desteklerine konan blokelerdir. Elektrik şirketlerinin alacağı üreticiye ödenecek olan desteklerden kesilmektedir.
Ülkemizde son 10 yılda sertifikalı tohum üretimimiz yüzde 142 oranında artarak 2015 yılında 896 bin tona ulaşmıştır. Bu durum ülkemizde kaliteli ve verimi yüksek sertifikalı tohumlukların kullanımının her geçen gün ülkemizde yaygınlaştığını göstermektedir. TÜİK verilerine göre, 2015 yılında 26 bin ton olan tohum ihracatı, 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde 51 bin tona çıkmıştır. Tohum ithalatı ise 2015 yılında 56 bin ton iken 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde 45 bin ton olmuştur.
Ülkemiz tohum ithalatına 2015 yılında yaklaşık 196 milyon dolar, 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ise 178,8 milyon dolar ödenmiştir. İhracat, 2015 yılında, 102 milyon dolar, 2016 yılın Ocak-Kasım döneminde 132,5 milyon dolar olmuştur.”
Kredi
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2016 Eylül ayı itibarıyla, tarım ve balıkçılık sektörüne kullandırılan 58,9 milyar lira olan nakdi kredi miktarının, geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 16,3 artışla 68,5 milyar liraya ulaştığına dikkati çeken Bayraktar, “68,5 milyar liralık kredinin, 48,0 milyar lirası kamu bankaları tarafından, 8,6 milyar lirası yerli özel bankalar, 11,9 milyar lirası ise yabancı bankalar tarafından kullandırıldı. Tarım Kredi Kooperatiflerinin kullandırdığı kredi miktarı ise 2016 yılı Haziran ayı itibariyle yaklaşık 7 milyar liraya ulaştı. 2016 yılında tarım ve balıkçılık sektörüne verilen toplam 68 milyar 549 milyon liralık kredinin, 20 milyar 492 milyon lirası, bir diğer ifadeyle yüzde 30’u yerli özel ve yabancı bankalar tarafından kullandırılmıştır” dedi.
2017 yılı beklentileri
Bayraktar, üreticinin, çiftçinin 2017 yılı beklentilerine de yer verdi. Üreticinin en önemli sorunlarından birinin fiyat ve gelir istikrarsızlığı olduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“Ekonomik örgütlenme güçlü olmayınca tarımda üretim planlaması yapılamamakta, pazarlama sorunları çözülememekte, üretici fiyatlarında fiyat ve dolayısıyla üreticide gelir istikrarı sağlanamamaktadır.
Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örneklerini gördüğümüz gibi planlı ve talebe uygun üretim yapılmasını sağlamalı, soğuk hava zinciriyle ürünü korumalı, lisanslı depolarda ürünü depolamalı, piyasa ihtiyacına göre ürün sunmalı, böylece aşırı fiyat dalgalanmalarının ve talebin üzerinde üretim yapılmasının önüne geçmelidir.
Bütün bunlar yapılamadığı için, çiftçimiz ekeceği ürün hakkında doğru karar verememektedir. Bir sene bir ürün para edince o ürüne yönelen çiftçimiz, talebin üzerinde üretim nedeniyle fiyatlar düşünce o üründen kaçmakta, başka ürüne yönelmektedir. Çiftçimizin üretimden kaçtığı üründe üretim azalınca bu kez fiyatlar yükselmektedir. Bu kısır döngüyü çiftçimiz kıramamaktadır.
“İşin mali büyüklüğü üretici birliklerinin gücünü aşmaktadır”
İşin mali büyüklüğü üretici birliklerinin gücünü de aşmaktadır.
Bu yapı düzelene kadar, Toprak Mahsulleri Ofisi garantörlüğünde üretici birlikleri devreye girmeli, alım yapmalı, piyasayı düzenlemelidir. Ofis, kiraladığı veya inşa ettiği depoları üretici birliklerine tahsis etmelidir.
Üreticiyi tarlada tutmak istiyorsak bu sorunu çözmeliyiz. Bunun başka yolu yoktur.
Hükümetimizin başlatacağı havza bazlı üretim modeli de planlı üretimin ilk adımı olacaktır. Planlı bir üretim yapıldığında, üretici gelir, ürünler fiyat istikrarına kavuşacaktır.
Gübre kullanımının sürdürülebilirliği için gübre fiyatlarının makul seviyelerde olması gerekmektedir. Fiyatlarındaki yüksek artış, gübre kullanımının azalmasına ve dolayısıyla verimin düşmesine neden olmaktadır. “
(7)