Avrupa Birliği ve Kanada arasındaki Kapsamlı Ekonomi ve Ticaret Anlaşması (CETA), Avrupa Birliği Parlamentosu üyeleri tarafından 408 lehte, 254 aleyhte oyla kabul edildi.
15 Şubat’ta yapılan oylamada 33 üye ise çekimser oy kullandı. Bu aşamada, ticaret anlaşmasının ulusal ve bölgesel yönetimler tarafından da onaylanması gerekiyor. Anlaşmaya karşı çıkanlar bunu bir fırsat olarak görüyor.
Anlaşmanın koşullu olarak uygulamaya girmesi için, her 2 tarafın da tüm gerekli dahili prosedürleri yerine getirmesi gerekiyor. Bunun gerçekleşebileceği en erken tarih 1 Nisan 2017.
‘CETAyı durdurun’ protestoları ve ıslıklar arasında gerçekleşen oylamadan sadece dakikalar önce, Ticaret komisyonu üyesi Cecilia Malmström parlemento üyelerine şunları söyledi:
“Tüm dünyada milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulmasını sağlayan ticaret, iyi bir şey. Bu, alışıldık bir iş değil, yeni bir ticaret anlaşması şekli.”
Malmström, politikacıların isteği doğrultusunda işçi hakları, sürdürülebilir gelişim, hayvan hakları ve çevrenin korunmasıyla ilgili şartların anlaşmaya dahil edildiğini de söyledi.
CETA ne getirecek?
Malmström gümrük tarifelerinin ortadan kaldırılmasıyla, ihracatçıların her yıl 500 milyon avro tasarruf edeceğini söyledi. Bu engellerin kaldırılmasından en çok küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) yararlanacak. KOBİ’ler AB’den Kanada’ya ihracat yapan 70.000’in üzerinde işletmenin %80’ini oluşturuyor.
Öte yandan, büyüme hormonu kullanılarak üretilen sığır eti gibi AB’de şu anda yasak olan ürünler, aynı statüde kalacak.
Anlaşma ile, koruma altına alınmış menşe (PDO) durumundaki 140 gıda için koruma da sağlanacak.
Gıda endüstrisi birliği olan FoodDrinkEurope bu sonucu memnuniyetle karşıladı.
Bazı diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte anlaşmaya karşı çıkan Avrupa Halk Sağlığı Birliği (EPHA), anlaşmanın “alelacele kabul edildiğini”, bununla birlikte halk sağlığı için bir fırsat olarak değerlendirilebileceğini öne sürdü.
Avrupa perakende sektörünün çıkarlarını temsil eden Eurocommerce kuruluşu da sonuçları memnuniyetle karşıladı. Kuruluşun genel direktörü Christian Verschueren, oylamadan çıkan sonucu Avrupa için bir katkı olarak niteledi.
Olumsuz görüşler de geldi
Endüstri gözlemcisi bir kuruluş olan Foodwatch Fransa’nın Genel Direktörü Karine Jacquemart anlaşmayı sert bir dille eleştirdi. Yatırımcıların haklara sahip olduğunu ancak yükümlülükleri olmadığını söyleyen Jacquemart, bu anlaşmanın en az Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı kadar kötü olduğu şeklinde yorum yaptı.
Avrupalı tüketici grubu BEUC’un genel direktörü Monique Goyens de anlaşmayı eleştirenler arasındaydı.
(5)